19 Ocak 2008 Cumartesi

Benzeme, Benzetilme Metaforumsu Şeyler



Bügun Pier Loti Tepesi'ne gidip süper bir gün geçirdik. Ancak günün Pier Loti kısmı değilde yolculuktu güzel olan çoğunlukla. Pier Loti'nin de bir eksiği yoktu ama oraya varana kadar soğuktan ayaklarımızı kaybettiğimiz açlıktan midemizi kazıdığımızdan pek de anlayamadık esasında orayı. En yakın zamanda daha sıkı ayakkabılar ve daha kalın bir kazakla yeniden gezesim var. Pamuk şeker tavsiye edilir, ancak bir teyze var gaza gelip benim kadar bir pamukşekeri elime tutuşturdu dikkat edilmesi gereken bir husus. Lakin pamuş şeker montumu ve kazağımın kol kısmını kapladı, yüzümü saymıyorum bile.


Anlatacağım husus tabiki ne pamuk şeker ne de türk kahvesi. Eklediğim Fotoğraftaki teknenin mavisini Eyüp iskelesinde gördüğümden beri aklımda MVRDV'nin Didden village 'ı var. Nasıl bir esinlenmedir, nasıl bir benzetmedir cidden bilemiyorum. Mavinin tonundan ve bütün o gün batımı renkleri arasında nasıl da göze çarptığındandır diyorum. İnsanın aklı fikri evde iş bekleyen projesinde olunca mimarlıktan başka birşey konuşamaz oluyor. Esasında projeyle de alakası yok insanın aklı fikri mimarlık olmuş zaten. Tabii biz 4 senedir bunun içindeyiz sadece 20 yıldır bu mesleği sürdürüyor olanların "merhaba" sından bile mimarlık akıyor bazen. Çoğu yarar mı zarar m ı bilemiyorum.

Bu gösterdiğim teknenin mavisi örneğinden çok daha bariz ve göze çarpan örnekler mevcut, özellikle de sivil mimarlık da. Gecekondularda ciddi anlamda şaşırtıcı ve ilham verici farklılıklar var. Bu durumda konudan çok sapa bir soru geldi akla " ya tüm şehir tasarımcıların elinden çıkma olsaydı?". Ozaman şüphesiz daha çok mimar, daha çok tartışma konusu ve daha çok manifesto olurdu sanırım. Çok da kötü olurdu.

Her zor sorunun çok basit bir cevabı olduğunu düşünen ben, tasarım için de aynı şeyi düşünüyorum. Cevap derken bütün tasarımdan bahsetmiyorum elbetteki, özünden bahsediyorum. Çok minik ilhamlar, ki bazıları buna metafor da der, tasarıma yön veren önemli unsurlar. Tabiki deniz kabuğu şeklinde müzelerden, sosis şeklindeki hot dog büfelerinden bahsetmiyorum, hala çok minik oranlardayım.

Gündeme gelince uygulama projesi için yaklaşık 20 tane A1 ve 20 tane de A3 teslim ettim gururluyum. Proje için 20 çizgi bile çizmemiş oluşumu ve utanmadan tüm gün gezmiş oluşum içimi burkmuyor değil. Bir yanım diyor son proje dersini alıyorsun Gizem neyaptığını sanıyorsun hadi hadi, diğer yanımda pek bir uykucu. Beni özellikle bu "son proje" özelliği ayık tutuyor, korkutuyor.



Bazen bir fotoğraf çekersiniz doğuştan Photoshop'lu olur ya hani, Projeler de öyle olsa bir program olsa fikri girsen tasarımı yapsa, modeli yapsa, kesitini alsa, planları çözse. İlk bilgisayar lafı geçmeye başladığında böyle bir şey sanılmış zaten, o da ayrı bir hikaye onu ben anlatamayacağım, Hüseyin Kahvecioğlu güzel anlatıyor bu konuyu ona sorunuz. Ama doğal photoshopsuz, anlık şipşaklardan bir örnek de yakaladık bugün.

Artık çevremde oluşan sarılığı hangi yapıya benzetir de Didden Village la ilişki kurarsınız bilemicem ama bu mavi de Didden değil mi lütfen?

Hiç yorum yok: