29 Aralık 2010 Çarşamba

Bakalım yapabilecek miyim?

24 Aralık 2010 Cuma

enstantane

İstiklal'de yürüyordum kırk dakika önce. yapı kredi yayınlarının önündeyim, galatasaraya doğru ilerliyorum. Çantamdaki telefon titreşimde, çalmaya başladı. Manyak gibi karıştırıyorum çantayı, insanlara çarpmaya başlıyorum. Sonra biri beni durduruyor "pardon pardon! bakar mısınız?" diye. Meraklanıp dönüyorum. Önümde kısa boylu kirli sakallı, ağzının kenarında sigarayı tutan sıska bir tip. "Ne vardı?" diye soruyorum. "Ben edebiyatçı Deniz" diyor. Anlam veremiyorum,zaten biryandan hala çılgınlar gibi çanta karıştırıyorum; "eee?". "İsmin yok mu senin?" diye azarlıyor bu kez beni karşımdaki. Hiç bozmadan ilk aklıma gelen ismi sallıyorum "adım Ebru, ne vardı?". Bu arada telefonu bulmuşum, bir sevinç ve gurur dalgası geçiyor benden ama numaraya anlam veremiyorum bu kez de. "Bir konu hakkında konuşacaktım" diyor sıska adam. " Neydi konu?" diyorum, diyalog iyice kısır döngü haline geliyor. Asabiyetim ve kısıtlı sabrımı görünce panik olmuş olacak ki"kasma sana asılmıyorum, sevgilim var benim" diye yapıştırıyor lafı, "iyi senin için sevindim" diye ekliyorum."Yeni bir kitap yazıyorum da, sen beni tanıyor musun ben Edebiyatçı Deniz kitaplarım var benim diyor" haydaa, öyle mi peki... "eee?" hadisene sadede gel canım. "Yeni kitabım hakkında konuşacaktım da"dedi, saniyesinde, "bence daha ilgili birini bulmalısın sen" dedim. "yok ama tam benim tipimsin, direk olay budur yani" diyip elleriyle şöyle bir gösterdi, aman Tanrım neler oluyor! Kaşlarımla ben de onu bir gösterip "bence hakikaten daha ilgilisini bulmalısın" diyerek kaçıyorum oradan. Ve inanır mısınız telefon hala çalıyor.
Meğer yanlış aranmış. Saçma sapan bir telefon konuşması da yaşıyorum.
Ardından İstiklal'de Erkan'ı buluyorum ve kahkalarla anlatıyorum başıma gelenleri.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Sarkastik

Foto: Cem Mumcu'nun albümlerinden birinden.

Bir de bana sivri dilli derler.

Ayrıca; soğuk, küstah, bencil, kendini beğenmiş, mesafeli, duygusuz da diyorlar. Neyse.

20 Aralık 2010 Pazartesi

14 Aralık 2010 Salı

Cyan


Bugünün rengi.

4 Aralık 2010 Cumartesi

Heavy in your arms

Link: deviantart

Link: fizy
I was a heavy heart to carry
My beloved was weighed down
My arms around his neck
My fingers laced to crown.

I was a heavy heart to carry
My feet dragged across ground
And he took me to the river
Where he slowly let me drown

My love has concrete feet
My love's an iron ball
Wrapped around your ankles
Over the waterfall

I'm so heavy, heavy
Heavy in your arms
I'm so heavy, heavy
Heavy in your arms

And is it worth the wait
All this killing time?
Are you strong enough to stand
Protecting both your heart and mine?

Who is the betrayer?
Who's the killer in the crowd?
The one who creeps in corridors
And doesn't make a sound

My love has concrete feet
My love's an iron ball
Wrapped around your ankles
Over the waterfall

My love has concrete feet
My love's an iron ball
Wrapped around your ankles
Over the waterfall

I'm so heavy, heavy
Heavy in your arms
I'm so heavy, heavy
So heavy in your arms

This will be my last confession
I love you never felt like any blessing

Whispering like it's a secret
Only to condemn the one who hears it
With a heavy heart

Heavy heavy i'm so heavy in your arms
Heavy heavy i'm so heavy in your arms
Heavy heavy i'm so heavy in your arms
Heavy heavy i'm so heavy in your arms

I was a heavy heart to carry
my beloved was weighed down
My arms around his neck
My fingers laced to crown

I was a heavy heart to carry
But he never let me down
When he had me in his arms
My feet never touched the ground

I'm so heavy, heavy in your arms.

Heavy, i'm so heavy in your arms.