23 Aralık 2009 Çarşamba

Onu hemen Jpeg yap yolla bana!

Yan monitörden görür görmez "onu hemen jpeg yap yolla banaa" diye haykırdığım imaj. Mimari görsellemenin bir de bu yanı var işte, belirli layerlar kapalıyken ayrı bir durum, ayrı bir hoşluk.

24 Kasım 2009 Salı

14 Kasım 2009 Cumartesi

090409

Bir sabah artık duymama isteği ile uyandım. Duyduklarımdan mutlu değildim ve buna bir son vermeliydim. İnsanlar hayatlarında böyle kararlar alabilmeliler değil mi? Evimde otururken aşşağıdan gelen ağlayan çocuk seslerini, arkadaşlarımın saçma esprilerini, sevgilimin yalanlarını, anne ve babamın çaresizce ve umarsızca kontrol arzusunu artık duymak istemiyordum. Hayatım böylece çok daha yalın olacaktı. Kafamda sadece "benim" sesim olacaktı.

İnsanlara bu isteğimi açamazdım, beni deli zanneder, fikrimin nekadar saçma olduğunu anlatmaya çalışır daha da kötüsü beni ciddiye almazlardı. Duymak istemediğim onlarca sözcüğü yine duyardım. Kendi kendimi sağır etme yolunu da hiç düşünmedim, tıbba inanan biriydim ve kendi üzerimde bu şekilde bir değişikliği bilinçsizce yapamazdım. Bu önemli bir adımdı ve bu adımı bir uzmanın atması gerekiyordu. Bu yüzden hekim arayışına girdim. Görüştüğüm ilk birkaç doktor bana duymak istemediğim lafları söylediler. Psikolojik destek almamı önerenler de oldu. Ancak bulduğum son hekim bana tamam dedi. Gereksiz hiç bir laf etmedi, nedenini sormadı, deli olup olmadığımı anlamaya çalışmadı. Ücretinden bahsetti ve dediği tek şey " geri dönüşü olmayan bir operasyon bu" idi. Ben de ona ""iyi" diye karşılık verdim. Operasyon kısa sürdü. muayenehaneden eve dönüşte yürüdüm. Çok uzun bir yol olmasına rağmen yürüdüm. Hayatımda hiç olmadığım kadar mutluydum.

Kulaklarımı tıkamak, kafamdaki seslerin de dışarı çıkışını önledi sanki. Artık kimse beni gerçek anlamda "duyamazdı". O muayenehaneden eve olan yolculuğumda hiç düşünmediğim kadar açık ve net düşündüm. Hayatın anlamı benim için artık oturmuştu. Ayaklarımın ağrıdığını, yürürken harcadığım zamanın fazlalığını anca eve varınca farkettim. Aileme ve tanıdıklarıma söyleyeceğim yalanlar umurumda bile değildi. Yüzlerindeki dehşet ifadesini görmemek için gözlerimi kapamak kolaydı, nasılsa duymayacaktım.

Artık hayatımla ilgili gerçek kararlar alabilieceğim. Sevgilimi yalanlarıyla beraber terk edip, işimden ayrılacağım. İşsiz kalmaktan veya yalnız kalmaktan artık korkmuyorum. Aksine yalnız olmak hiç bukadar güzel olmamıştı.Korktuğum tek şey sevmediğim bir işe ve beni gerçekten sevmeyen insanlara mahsur kalmak.

11 Kasım 2009 Çarşamba

How to make a baby!

How to Make a Baby from Cassidy Curtis on Vimeo.



dönem dönem fotolar çekmeli makinayı kurmalı eve çıkarmamalı 3 yıl.

8 Ekim 2009 Perşembe

16 Eylül 2009 Çarşamba

Crayon Rocks: Boya Taşları

Çocukluğumuzun Crayon'undan boyama taşları...

güzel blog ve kaynak: Süt Kutusu

14 Eylül 2009 Pazartesi

Palamut


Stajyer olmak da zor iş. Bizim ofis büyükçe bir ofis sayılır. Yaz sonu olduğundan sadece 1 tane de stajyerimiz var an itibariyle. Geçenlerde stajyer arkadaşımızın canı soda çekmiş ve mutfağa inmiş. Ancak açacağı bulamamış. Toplantı salonundan çıkan bir misafirle karşılaşmış ve "pardon açacak nerde acaba?" diye sormuş. Adam da şaşırmış ve " sen burda çalışmıyor musun, bilmiyor musun açacağın yerini?" demiş. Kız saf saf "yoo ben stajyerim" demiş. Toplantıya geri dönen misafir patrona şakayla karışık şikayette bulunmuş "çalışanlarınız bana açacak soruyor" diye.
Fıkra gibi oldu olay ancak 2 gün sonra çevirme kapak soda alınana kadar kızcağız soda içmedi. Bize de sordu yerini anlattık ama bulamamış.

Komik stajyer olayları, stajyer ben olmadığımda daha komikmiş gerçekten :)

Imaginary Suburban Landscapes

source

"Drawn freehand directly on a computer and printed on a high-end inkjet printer, my works do not contain photographs or scanned material.

The subjects of my recent work may be interpreted as models for planned communities as much as aerial views of fictional suburbs, referencing the computer as a tool for the urban planning as well as the image capture. Investigating the relation between design and actual lived experience, the works subvert the apparent rationality of urban design, exposing conflicts that lie beneath the surface. these digital drawings are a comment on the fears as well as the dreams of suburban culture."

Ross Racine


Striptiz

İnsan kendini pek çok farklı şekilde hayal edebiliyor. Ama her an da yapamıyor bunu. Süregelen bir rutine alıştırırsanız kendinizi, rutin dışını düşünmek güçleşiyor. Misal ofise gidip gelmeye adamışsınız kendinizi, aşırı seksi bir şekilde bir ortama girerken hayal edemiyorsunuz ki kendinizi. Birkere topuklu ayakkabı lazım, of tüm gün ofiste olucam olmazki topuklu. Ha birde güzel saçlar lazım, yani ofis çıkışında eve dönüp yıkanmam lazım. Üşenirim. gibi düşüncelere kayıyor akıl. ki zaten sizi çağıran da yokki ofis çıkışında bir yere. E cumartesi gidelim? a-a olur mu ben cumartesi de çalışıyorum...
eh otur ozaman evde sen...

hani hayaldi bu sadece?

Uzun süre sonra kendimi True Blood soundtrack'ini dinlerken elimde votka limonumla salınırken hayal edebiliyorum, hem de ofiste olmama rağmen... Kelimelerim de daha cesur çıkıyor. Gözlerimin de daha cesur olması, dilimin çözülmesi için ne yapmam lazım?

Ben döneyimde şu projeyi çizeyim. Beynimin bir köşesindeki kırmızı rujlu yansımamda işveli bir şekilde içkisinden yudumlasın, gülümsesin bana.

23 Nisan 2009 Perşembe

6 Nisan 2009 Pazartesi

Eksik Parça?


Yerel seçimlerden önce bu Metro yaması varmıydı ki sağ tarafta?

5 Nisan 2009 Pazar

1. sınıflar için yürüttüğümüz biricik workshop pzt itibariyle bitiyor ancak biz salı ve çarşamba günü de bu işe devam edelim istiyoruz. Katılmak isteyen varsa lütfen benle irtibata geçsin.
Salı günü saat 10:00'da 3400'de başlıyoruz.

19 Mart 2009 Perşembe

İş Kovalamaca

Kriz, kriz, kriz...

Sabah öğle akşam tok karnına 2 doz kullandığımız bu laf, iş ararken daha bir iğne hatta fitil etkisi yapmakta. Mimarlık, inşaat gibi sektörleri kalbinden vurdu zaten bu ekonomik kriz. Sadece Türkiye'de değil heryerde durum böyleymiş diyorlar. İş ilanlarına bakarken arkitera'da krizden hemen önce günde 3 yeni ilan görürdünüz. Şimdi 3 günde 1 ilan anca düşüyor siteye. Ve ilanlarda bir garip. İstedikleri şeyler inanılmaz. Birkere kimse yeni mezun aramıyor. Ağızlarından en aşşağı 3 yıl deneyim çıkıyor, ki genelde 5 yıl deneyim istiyorlar... Ardından 3d programlarına hakim ayrıca autocad bilen ayrıca photoshop bilen, sunum hazırlayabilecek, ayrıca şantiye kontrolü yapabilecek, ayrıca detay çözümlerini yapabilecek birini arıyorlar.
Mimar mı arıyorlar süpermen mi?
Akla gelen bir soru da böylesine kalifiye bir eleman bulduklarında ayda nekadar maaş verecekleri.
Çünkü aradıkları insan aslında hem tasarım yapacak hem uygulama bilecek hem de şantiyeye hakim hem de insan ilişkilerinde başarılı, ayrıca ingilizce bilen, bir de teknik çizerlik yapabilecek tecrübeli biri.

Hayatımda hiç bukadar bağlaç kullanmamışımdır heralde. Şimdiden "hem de" ve "ayrıca" laflarından da tiksindim.

Mezun olduğumuzda ya da olmaya yakınken aklımızda en azından 5 senelik bir A planı ve B planı vardı. En azından benim öyleydi. Birtanesinde yurt dışına filan giderim yüksek yapabilirim (tabi beni alırlarsa) diyordum. Bu plan artık bir plan değil bir hayal. Diğerindeyse kendi okulumda yüksek yaparım bir yandan da çalışırım. Kendi okuluma başvurmama daha var ama peki ya iş? Şimdilik eleman arayan kimseye mail atmadım zaten çalışmak istediğim ofislere anca mail attım. Herhangi bir cevap geleceğini zannetmiyorum ama işte minik bir umut. Pazartesiden itibaren boynumu eğip eleman arayanlara mail atacağım.
-5 yıl tecrübe?
-Şantiye kontrolü?
-Detay çözme?
diyecekler bana.

Yok yok bu böyle olmayacak.
Nasıl olacak bakalım.

12 Mart 2009 Perşembe