11 Aralık 2011 Pazar

Bahçe

Cihangir'de sevdiğim bir kafedeydim. Sigara içmememe ve soğuğa rağmen bahçede oturup kitap okuyordum. Güneşin ara ara bulutların ardından çıkıp içinizi ısıttığı günlerdendi, kafenin bahçesindeki minicik havuza yansıyordu ışığı. Şehrin ortasında kalmış, ancak griye direnen küçücük bir yeşildi bu bahçe. Soğuk hava ve iş tempom elverdiğince oraya kaçar kafe sahiplerinin kendilerinin yaptığı güzel bazlama sandviçlerden yer, bitki çaylarından içerdim.

Kitabıma biraz ara vermiştim ki Emre girdi kafenin bahçe kapısından. O anki duygu yoğunluğum, panik dalgam o kadar yoğundu ki patlayıvereceğim sandım. Onun için haftalarca uğraşmıştım, sırf beni fark etsin diye, onunla “tesadüfen” karşılaşmak için neler yapmamıştım ki? Ama o tutup en beklemediğim anda karşıma çıktı işte.

Güzel köşeli hafif esmer yüzü, gözlerinin önüne düşen dalgalı kestane saçları ve sıcacık bakan parlak gözleri vardı. Aramızda bir şeyler geçmesi için, bana ilgi göstermesi için neler vermezdim… Emre’yle tanıştığımdan beri hayal gücüm durmuyordu, hayallerimde ilk önce o beni fark ediyor ve bir yerlere bir şeyler içmeye davet ediyordu. İçkiler içilirken sohbet çok keyifliydi, geceyi noktalamayı ikimiz de istemiyorduk. Beni evine davet ediyordu, salondaki kanepesinde şarap içmeye ve konuşmaya devam ediyorduk. Derken sevişecektik, çok uyumlu olacaktık, elbette mükemmel olacaktı. Sabah kalkıp toparlanıp gitme ihtiyacı duymayacaktım bu sefer, uyanmamız mutlu olacaktı camdan güneş dolacaktı odaya. Biz o akşamdan kalma halimizle tekrar sevişecektik. Ardından biraz utanarak “kahvaltı etmeye gidelim mi bir yerlere?” diye soracaktı. Hiç birimiz soğuk tarafı oynamaya çalışmayacaktık.

Gözümün önünden geçen hayaller aralandığında bana doğru gülümsediğini ve selam verdiğini gördüm. Karşılık verdim, ayağa kalkmaya hazırlanıyordum ki, dönüp başka bir masaya oturdu. Tüm hayallerimin benden çekilip alındığını hissettim o an, gözlerim doldu. Sonraki yarım saati kitap okuyormuş gibi yaparak geçirdim, toparlandım ve çıkarken oturduğu masa tarafına baktım, görmedi beni.

Şimdiyse platonik bir durumu bu kadar büyüttüğümden için için kendime kızarak gözlerimden yaşlar süzülerek evime doğru yürüyorum.

Hiç yorum yok: