26 Ocak 2019 Cumartesi

Herşeyi geçtim de, İstanbul'dan biraz güneş ve 4-5 arkadaş daha götürebilsem iyiydi

Her şeyi arkanda bırakıp sıfırdan bir hayata başlamak pek çoğumuzun hayali.

Ancak gerçekten o kadar kolay mı? 

Değil tabi ki. Yaşınız ilerledikçe daha da zorlaşan, gitmek için attığınız adım yaklaştıkça kazağınızın yakasını kemirmenize yol açacak kadar zor.

Eşyalarından bahsedelim. Ne kadarını taşıyabilirsin ki yanında mesela? Zaten gardırobunu taşıyacaksın, sonuçta annenin sana ördüğü zilyon yıldır giymediğin o çizgili zırh gibi kalın ve ağır kazağı arkanda bırakacak değilsin. Sonra o çok severek aldığın 2 defadan fazla kullanmadığın topuklular? İstanbul'un yolları çok fena burada giyemedin ama belli ki gittiğin yerin caddeleri kaymak gibi kesin giyersin. Sonuçta her ay 2 kokteyle çağırılacaksın hiç tanımadığın bir şehirde / ülkede değil mi?

Evin var bir de; uğraşıp didinip yapmıştın ya içini, sırtlayıp gidecek değilsin ya. O ülkede yeni olduğundan kimse sana ev de kiralamayacak oda kiralaman, paylaşman gerekecek. "yeni ve bağımsız" hayatın için ödemen gereken küçük bir bedel. Hem zaten Bayrampaşa'da bir depodan çıkarttırdığın o çinileri orada uygulamayı bilen var mıdırki? Kalbin kırıla ofisinden taşıdığın o orijinal parça kilimi ise inat ettin götüreceksin, kim bilir ne zaman götürebileceksin ama.

Her şey de bu kadar karamsar değil tabi, neyseki gittiğin yerde görmeyi iple çektiğin 4-5 arkadaşın var. Ama burada kalan diğer 40'ını ne yapacaksın? Hani senede 3 defa da olsa denk gelip de oturup 1-2 bira içtiğini, ya da “bana bir yardım lazım” diye aramaktan çekinmediğini, sırf onu görmek için 452km gittiğin, her gün telefon kulağına yapışmış gibi sürekli konuştuğunu ne yapacaksın ya? Hayatından çıkardığın kalp kırıkları bile uzakta kalacak ve bu bir şekilde seni üzecek tabi.


Tamam, tamam karamsara bağladım yine. Sonuçta yeni bir başlangıç, yeni bir şans değil mi?



Hiç yorum yok: