Her
şeyi arkanda bırakıp sıfırdan bir hayata başlamak pek çoğumuzun hayali.
Ancak
gerçekten o kadar kolay mı?
Değil
tabi ki. Yaşınız ilerledikçe daha da zorlaşan, gitmek için attığınız adım
yaklaştıkça kazağınızın yakasını kemirmenize yol açacak kadar zor.
Eşyalarından
bahsedelim. Ne kadarını taşıyabilirsin ki yanında mesela? Zaten gardırobunu
taşıyacaksın, sonuçta annenin sana ördüğü zilyon yıldır giymediğin o çizgili
zırh gibi kalın ve ağır kazağı arkanda bırakacak değilsin. Sonra o çok severek
aldığın 2 defadan fazla kullanmadığın topuklular? İstanbul'un yolları çok fena
burada giyemedin ama belli ki gittiğin yerin caddeleri kaymak gibi kesin
giyersin. Sonuçta her ay 2 kokteyle çağırılacaksın hiç tanımadığın bir şehirde
/ ülkede değil mi?
Evin
var bir de; uğraşıp didinip yapmıştın ya içini, sırtlayıp gidecek değilsin ya.
O ülkede yeni olduğundan kimse sana ev de kiralamayacak oda kiralaman,
paylaşman gerekecek. "yeni ve bağımsız" hayatın için ödemen gereken
küçük bir bedel. Hem zaten Bayrampaşa'da bir depodan çıkarttırdığın o çinileri
orada uygulamayı bilen var mıdırki? Kalbin kırıla ofisinden taşıdığın o orijinal
parça kilimi ise inat ettin götüreceksin, kim bilir ne zaman götürebileceksin
ama.
Her
şey de bu kadar karamsar değil tabi, neyseki gittiğin yerde görmeyi iple
çektiğin 4-5 arkadaşın var. Ama burada kalan diğer 40'ını ne yapacaksın? Hani
senede 3 defa da olsa denk gelip de oturup 1-2 bira içtiğini, ya da “bana bir
yardım lazım” diye aramaktan çekinmediğini, sırf onu görmek için 452km gittiğin,
her gün telefon kulağına yapışmış gibi sürekli konuştuğunu ne yapacaksın ya?
Hayatından çıkardığın kalp kırıkları bile uzakta kalacak ve bu bir şekilde seni
üzecek tabi.
Tamam,
tamam karamsara bağladım yine. Sonuçta yeni bir başlangıç, yeni bir şans değil
mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder