23 Ocak 2011 Pazar

110123 - 1. rüya

Bir yamacın tepesindeyim, çok uzun bol tüylü bir kediyim. Arkamda bir adam var, jumanjideki avcıyı andırıyor biraz ama daha genç, beni kovalıyor. Erkek kardeşine bir şey yapmışım, şu an hatırlamıyorum. Onun için kovalıyor beni. Adamın üzerinde taba rengi bir ceket var bol cepli ve esmer 30larında bir erkek, tanımıyorum. Ben de zaten bir kediyim. Ben de kahverengi, siyah karışık bir kediyim. Yamaçtan bakınca önümde kurak topraklar var, çok uzun bir yol değil, ardında da kocaman bir şato var. Terk edilmiş. (daha dün luxemburgta terk edilmiş bir konağın fotolarına bakmıştım çok güzeldi). Her şey kahverengi tonlarda. Kurak toprakları koşarak aşıp şatoya giriyorum. Adam da çok cool uzun adımlarla hızlı hızlı yürüyor arkamdan. Adamdan korkuyorum ama çok hissetmiyorum korkuyu, sadece çekiniyor gibiyim.

Şatonun içinden hiçbir oda hatırlamıyorum. Yalnızca uzun koridorlar ve arka hizmet merdivenleri. Her şey çok barok ama içerde.

Sonrasını yine hatırlamıyorum.

Ardından yine şatonun önündeki kurak alandayım. Şatoya bakıyorum. Beni kovalayan adam yok ama arkamda. Yine de şatoya doğru kaçıyorum. Yine kediyim. Şatoda en üst sol taraf pencerelerinin birinde çok yaşlı bir kadın görüyorum. Kadından çok korkuyorum. Hayalet gibi bir şey zannediyorum. Ben de nasılsa en üst sağ taraf pencerelerinin birinden giriyorum şatoya, herhangi bir zıplama ya da tırmanış yapmadan. Girdiğimde bir kız çocuğuyum 12 yaşlarında uzun siyah saçlı. Kendi küçüklüğüme benziyorum ama çok da emin değilim şu an. Yine merdivenlere yöneliyorum. Amacım aşağı kata ulaşmak, kadın beni yakalayamaz sonuçta diyorum çok yaşlıydı ben ondan hızlıyım.

Ama kadın merdivenlerin ortasında yakalıyor beni. Korkuyorum. Meğer o da adamdan kaçıyormuş küçük bir kızkenden beri. Şatoda saklanmış bunca sene.

Ve bana sonra biraz kızarak şöyle diyor. “yüz üstü yat!”

Sonra uyanıyorum. Biraz dönüp yüz üstü yatıyorum ve yine uyuyorum.

Hiç yorum yok: